26 Mayıs 2018 Cumartesi

Yol Kenarı (2017)

Tayfun Pirselimoğlu'nun Son Filmi Yol Kenarı (2017) Vizyonda


   Tayfun Pirselimoğlu'nun yazıp yönettiği Yol Kenarı (2017), 25 Mayıs 2018 günü sinemalarda gösterilmeye başlandı. Dram türündeki filmde görüntü yönetmenliğini ise Pirselimoğlu ile daha önce 'Ben O Değilim' filminde birlikte çalıştıkları Andreas Sinanos yaptı. Andreas Sinanos ses getiren birçok filminin yanı sıra, Yunanlı yönetmen Theo Angelopoulos’un “Zamanın Tozu”, “Ağlayan Çayır” filmlerinde de görüntü yönetimini üstlenmişti.
   Türkiye prömiyerini 37. İstanbul Film Festivali’nde yapan Yol Kenarı, siyah beyaz olarak çekildi.
Yol Kenarı (2017) Poster

Yol Kenarı (2017) Konusu

   Fırtınalı deniz ile gür ormanlar arasına sıkışıp kalmış bir kasabaya kıyamet, korkutucu işaretleriyle yaklaşmaktadır. Çözümlenemeyen ölümler ve gizemli doğa olayları, Deccal'ın gelişinin işaretidir. Genç bir adam, cinnetin eşiğindeki kasabaya gelir ve kasabanın kahvesinde çalışmaya başlar. Genç adamın tutulduğu hemşire bir gün, adamın sırtındaki lekeyi görür. Dedikodu hızla yayılır ve kasabadakiler genç adamın Mehdi olduğuna inanmaya başlar.
Yol Kenarı (2017) Tansu Biçer ve Ercan Kesal

Filmin Künyesi

Diğer Adı: Na uboczu / Yönetmen - Senaryo: Tayfun Pirselimoğlu / Görüntü Yönetmeni: Andreas Sinanos / Müzik: - / Dağıtımcı: Kurmaca Film / Yapım: Mitra Filmcilik / Türkiye, Yunanistan / 2017 / Süre: 119' / Gerilim, Dram
Oyuncu Kadrosu:
Tansu Biçer, Nalan Kuruçim, Taner Birsel, Ercan Kesal, Rıza Akın, Haydar Şişman, Müfit Kayacan, Murat Kılıç, İsrafil Köse, Sarp Aydınoğlu, Sencar Sağdıç, Melih Düzenli, Birol Engeler, Emrah Topal, Selena Yavuz, Ömer Usta, Atilla Sacir, Cengiz Aydoğdu, Sukur Dorul, Resad Baser 

Tayfun Pirselimoğlu Hayatı, Filmleri:

   Orta Doğu Teknik Üniversitesi’ni bitiren Tayfun Pirselimoğlu, Viyana'da resim ve gravür okudu. Çok sayıda sergi açan yönetmen, sinemaya senarist olarak başladı. Pirselimoğlu’nun edebiyatçı kimliği de bulunuyor. Yönetmen, ilk romanı olan Çöl Masalları’nı 1996 yılında yazdı. Bu kitabını başkaları takip etti.
Tayfun Pirselimoğlu

   Çektiği filmlerle seyirci arasında bir mesafe olması gerektiğine inanan ve bu doğrultuda filmler çeken yönetmenin istediği ise filmin sorduğu sorulara seyircinin cevap vermesi. Yani izleyicinin filmi anlamak için çaba göstermesi. 
Tayfun Pirselimoğlu'nun yazıp yönettiği sinema filmleri ise şöyle sıralanıyor;

Yol Kenarı (2017), Dram
Ben O Değilim (2013), Suç
Saç (2010), Dram
Pus (2010), Dram
Rıza (2007),  Dram
Hiçbiryerde (2002),Dram

9 Mayıs 2018 Çarşamba

Aşkın Gören Gözlere İhtiyacı Yok (2017)

Aşkın Gören Gözlere İhtiyacı Yok (2017)

1973 doğumlu yönetmen Onur Ünlü'nün yönettiği Komedi, Polisiye türündeki Aşkın Gören Gözlere İhtiyacı Yok (2017) adlı film 9 Mayıs 2018 günü vizyona girdi. Demet Evgar, Fatih Artman ve Hare Gürel'in başrolünde yer aldığı film 24. Adana F.F.'ne katılmış ve oradan 4 ödülle dönmüştü. Fatih Artman En İyi Oyuncu, Hare Gürel En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu, Onur Ünlü En İyi yönetmen ödülünü kazanmış, Aşkın Gören Gözlere İhtiyacı Yok filmi ise En İyi Film Ödülüne layık görülmüştü. Son yıllarda çok hızlı film üreten Onur Ünlü'nün kara komedi türündeki bu Yeşilçam taşlamasında bir cinayet soruşturması konu ediliyor.

Aşkın Gören Gözlere İhtiyacı Yok (2017) Demet Evgar, Fatih Artman

Aşkın Gören Gözlere İhtiyacı Yok (2017) Konusu:

Salim, 30 yaşlarında içine kapanık bir cinayet masası dedektifidir. Ayrılmış olduğu karısından, az ilgilendiği 3 yaşlarında bir kızı vardır. Salim, yeni bir cinayet davası üzerine çalışırken, bir süredir devam etmekte olduğu göz tedavisinin sonuç vermediğini ve zamanla tamamen kör olacağını öğrenir. Bu gerçekle baş etmeye çalışırken ilgilendiği davada öldürülen kişinin karısı Handan Hanım'ın da kör bir piyanist olması, Salim'in durumunu daha da ilginç kılar. Dava süreci ilerledikçe Handan Hanım'a fena halde gönlünü kaptıran Salim, ondan yüz bulamayınca ilgisini cinayetin bir numaralı katil zanlısının kör karısı Leyla'ya yöneltir. Ama şüphesiz en tuhafı, Salim'in canından çok sevdiği annesinin yaşlı ve kör bir fahişe olmasıdır. Olaylar geliştikçe Salim daha da körleşir. Ya da Salim körleştikçe olaylar gelişir. tt7439220

Filmin Künyesi

Diğer Adı: Blind in Love / Yönetmen - Senaryo: Onur Ünlü / Görüntü Yönetmeni: Vedat Özdemir / Dağıtımcı: CGV Mars Dağıtım / Yapım: Limon Film / Türkiye / 2017 / Süre: 83' / Komedi, Polisiye

Oyuncu Kadrosu:

Demet Evgar (Handan), Fatih Artman (Salim), Hare Sürel (Leyla), Ezgi Eyüboğlu (Nihal), Ayşenil Şamlıoğlu (Hicran), Özgür Emre Yıldırım (Recep), Turgut Tuncalp (Cevdet), Umut Temizaş (Suat), İncinur Daşdemir (Hülya)

26 Şubat 2018 Pazartesi

Soru İşareti Şeklindeki Merdiven

İstanbul Arkeoloji'deki Soru İşareti

Yıllar önce üye olduğum bir fotoğraf sitesinde soru işareti görünümünde bir merdiven görmüştüm. Merakım baskın çıktı ve daha önce Arkeoloji Müzesi'nde ayrıntısı dikkatimi çekmeyen bu merdivenin ziyaretine gittim. Hem de birkaç kez!
İstanbul Arkeoloji'deki Soru İşareti şeklindeki merdiveni sanırım siz de merak ettiniz. Müzenin kuruluşuyla ilgili kısa bilgilerden hemen sonra soru işareti şeklindeki merdiven fotoğrafları geliyor.
Soru İşareti Şeklindeki Merdiven, İstanbul Arkeoloji Müzesi
İstanbul Arkeoloji Müzeleri, içinde barındırdığı binlerce yıllık eserlerle her yıl dünyanın dört bir yanından ziyaretçi akınına uğruyor. Müzede sergilenen eserler ana bina haricinde Eski Şark Eserleri Müzesi ve Çinili Köşk Müzesi'nde de sergileniyor. Yapımı 1881 yılında Osman Hamdi Bey tarafından başlatılan müzenin dış cephesi ise İstanbullu Levanten asıllı mimar Alexadre Vallaury tarafından yapıldı. Alexadre Vallaury neoklasik yapıdaki dış cepheyi dizayn ederken müzede sergilenen en nadide eser olan İskender Lahdi ve Ağlayan Kadınlar Lahdi'nden esinlendi.
Soru İşareti Şeklindeki Merdiven, İskender ve Ağlayan Kadın Lahdi

Soru İşareti Şeklindeki Merdiven

Bahsettiğim merdiven, betonarme bir yapıya sahip ve çok fazla basamağı da yok.

19 Şubat 2018 Pazartesi

Bulutlar Ovaya İndi

Bulutlar Ovaya İndi

2016'nın Eylül ayında memleketimdeydim... 
Havanın bozmasıyla birlikte uzaktaki dağlar daha bir heybetli görünmeye başladı. Rüzgarın veya havanın bir oyunuydu bu... 
İstanbul'da lodos olduğu günler Marmara Denizi'nin öte kıyıları çok yaklaşır. Yalova elini uzatsan dokunabilecekmişsin gibi yakınındadır... Şimdi aynı durum burada, memleketimde Sakaltutan, Kuyruksallamaz dağları için geçerli olmuştu...
Bulutlar Ovaya İndi 1
Fotoğraf makinemi ve oğlumu alıp "Pınardan su dolduracağız" bahanesiyle evden çıktım... 
Çok geçmeden bulutlar devreye girdi ve dağların üzerini kaplayıp hızlıca ilerledi... 
Bulutlar ovaya indi ve her şeyi yutmaya başladı...
Bulutlar Ovaya İndi 3
Önümde gerçekleşen bu doyumsuz manzarayı izledim, 
sonra benim delikanlıyla pınara yöneldik...
Orada çamura saplandık. 
Temizlenip eve dönmemiz  ise bir saati buldu... 

Bulutlar Ovaya İndi 
Fotoğrafları çekerken filtre kullandım ancak aldığım sonuçtan memnun kalmadım. 
Bulutlardaki ton geçişlerinin daha belirgin olmasını hedeflemiştim. 
Bu anlamda çektiğim fotoğraflar pek başarılı olmadı. 
Ne diyelim? 
Yaşadığımız günün hatırası yeter :)

23 Aralık 2017 Cumartesi

Haydi Göçelim


Martılar ve Göçmen Kuşlar


Mevsimlerden bahardı. Lise arkadaşımla Pendik Marina'da buluştuk. Uzunca bir aradan sonraki buluşmamıza kahvaltıyla başladık. Bulunduğumuz yerin hemen 1-2 metre aşağısında tahtayla kaplı dubanın üzerinde birkaç martı volta atıyordu. Arkadaşımla konuşurken onun arkasından büyük bir martının üzerimize doğru gelmeye başladığını gördüm. Ben manevra yapıp uzaklaşacak diye beklerken arkadaşımın önündeki tabağa pike yaptı. Tabaktaki böreği gagasının arasına alıp kaçırdı. Dubanın üzerine kondu ve böreği kaşla göz arasında midesine indirdi...
Haydi Göçelim
Simit Yiyen Martı Fotoğrafı
Bildiğim, martılarda göç olgusunun olmadığı. Yıl boyu tepemizde uçtukları için böyle bir kanıya vardım. Doğdukları kıyılarda yaşayıp gidiyorlar. Denizden, çöplüklerden besleniyorlar. Hatta bir komşum bayat ekmekleri kendi balkonunun hemen altında bulunan komşusunun çatısına boca ediyor. Martılar bu ekmeklerle çığlık çığlığa karınlarını doyuruyorlar. Bir de vapurda simit atarak martı besleme yöntemimiz var. Biz simitleri atıp görüntünün keyfine varırken onlar karınlarını doyurabilmek adına kendi aralarında müthiş bir yarışın içine giriyorlar. Çatılarda beslenirken veya vapurun arkasında simit peşinde koşarken hep bir karmaşanın düzensizliğin içinde görüyoruz onları.
Haydi Göçelim
V Şeklinde Uçan Kuş Fotoğrafı
Göçmen kuşlarda yaşam daha farklı. Uzun yola çıkacak olan göçmen adaylarının kimi cinsi göç öncesi bol bol yiyor yağ biriktiriyor vücudunda. Liderleri "Haydi göçelim" dediğinde toplanıp günlerce uçacakları yolculuğa çıkıyorlar. Sadece dinlenmek için bir yerlerde duruyorlar. Göç ayrıca bir düzen gerektiriyor. V şeklindeki bu düzen öndeki lider kuşun kanatlarıyla yarattığı hava akımından yararlanmalarını da sağlıyor. Ve daha az enerji harcayarak uçuyorlar.

Final

Kadıköy-Eminönü arasında işleyen vapurda aynı gün çektiğim iki fotoğraf aynı göğü paylaşsalar da iki farklı kuş cinsinin yaşamları arasındaki farkın büyüklüğünü simgeliyor. 
Biz karada yaşayan canlılar arasında da benzer farklar mevcut. İlk aklıma gelen örnek ise Kuzey Avrupa ülkelerinde işleyen mevcut düzen ile Orta doğu'da yaşanan karmaşa...

20 Aralık 2017 Çarşamba

Kalanchoe (Kalanşo) Çiçeği

Çiçek Fotoğrafları: Kalanchoe

Kalanchoe (Kalanşo) Çiçeği
Kendimi bildim bileli bir şekilde yakınımda yöremde olan bir çiçeğim var. 
Annem yıllarca yetiştirdi. Suladı. Baktı. 
Ben de yetiştirmekten geri durmadım. Ailenin bir bireyi gibi hep yanımızda oldu. 
Fotoğrafını çekmiştim. 
Aklıma bloga yüklemek geldi. İyi ama başlık olarak ne yazacaktım? Adını bilmiyordum. 
Bu utanılacak bir durum! 40 yıldır evlat gibi bak, yavrularının yavrularını yetiştir ve adını dahi bilme.
Kalanchoe (Kalanşo) Çiçeği
Çektiğim fotoğrafı Google fotoğraflar tarayıcısına yükleyerek yıllar süren bu cahilliğimi de sona erdirdim.
 Bu kırmızı güzelliğin adı Kalanchoe (Kalanşo) Çiçeği
Kalanchoe (Kalanşo) Çiçeği Dikey Kırmızı 
Sayfada bulunan son 2 dikey çiçek fotoğrafını diğerlerinden farklı bir yöntemle çektim.  'Ters lens bağlama tekniği'de denilen bir teknik denedim.  
Kalanchoe (Kalanşo) Çiçeği Kırmızı  Dikey Fotoğraf
Objektifi ters çevirip bir adaptör yardımıyla fotoğraf makinesinin yuvasına monte ettim ve minnacık çiçeğe aşağı yukarı 10 cm kadar yakınlaşarak çektim. Böylece 
 makro lensim olmamasına rağmen alternatif  ve oldukça ucuz maliyeti olan bir yöntem deneyerek makro fotoğraf çekmiş oldum. 
Son güncelleme: 24 Aralık 2017

17 Haziran 2017 Cumartesi

Terk Edilmiş Köy Evi ve ISO Değeri

Terk Edilmiş Köy Evi Fotoğrafları

2016 yılının Kurban Bayramı'nda memleketimdeydim. Çocukluğumda kısa zamanlar geçirdiğim ve fotoğraflarını yayınladığım bu evde çok az yatıya kaldığımı hatırlıyorum. Öğrenci olduğumuzdan sadece bazı yazlar köye giderdik. Gittiğimizde ise yaz evinde kalırdık...
Pencereleri küçük olduğu için çokta aydınlık olmayan bu kış evinin bazı bölümlerinden karanlık olduğu için çocukken korktuğumu hatırlıyorum.
Evlendikten sonraki gidişlerimde hiç uğrayamadığım, atalarımın yaşadığı ve ömür tükettikleri ancak şu an kullanılmayan terk edilmiş köy evi torunların ziyaretiyle biraz şenlendi. Gittiğimizde bahçede bulunan erik ve incir ağaçlarından meyve toplayıp yedik, evin içini dolaştık. Bir yandan gezip bir yandan fotoğraf çektik. 


Köy evi eskiden toprak sıvalı ve toprak damlıydı. İstanbul'da yaşayan babam dam sağlam kalsın diye çatı yaptı, dışını çimento ile sıvattı, pencereleri değiştirdi. Yaz aylarını memleketinde geçiren ve hayali memleketine kesin dönüş yapmak olan babamın sağlığı elverse kış aylarında da gelip bu evde kalırdı. 


Rahmetli babaannemin ekmek pişirdiği ocak. Hamuru yoğurup sacı ateşin üzerine koyduktan sonra sofrada yufkaları açar, sacın üzerine atıp pişirirdi. Bize ekmeği çevirmek, ateşi beslemek gibi görevler düşerdi. 


Üst üste dizili olan kazanlarda süt pişirilir, yoğurt çalınır son işlem olarak yayık yayılırdı. Sonra gelsin taze yağlar, peynirler, çökelekler, kaymaklar... Şimdilerde kazanlar süte bizde yoğurda kaymağa hasret kaldık... O gün köyün başka yerlerine de gideceğimiz için yerde duran sandıklara dokunamadık. Sandıklarda kim bilir hangi anılarımız saklı duruyor...


İbrik, kerpeten, eski mektuplar her şey karışık vaziyette... En üstteki mektuba göz attık, abim askerlik yaptığı sıralarda rahmetli dedeme göndermiş. 20 küsür yıl sonra abim, kendi yazdığı mektubu açıp bize okudu. Herkese selam yollamış, hal hatır sormuş, ellerinden öpmüş. Tam da eskilerin seveceği tarzda bir mektup yazmış.


Direkte asılı duran Sarat, buğday elemekte kullanılırdı. Delikli kısmı örmek için ip değilde deri kullanılmış. Davul ve bir üstteki fotoğrafta yer alan tef rahmetli dedemindi.  'Gırnata' da çalardı. Burada fotoğrafı yok ama klarneti hala durur, babam çalar. Kemanı da varmış dedemin ama yokluk zamanlarında satmışlar...


İşte girmeye korktuğum evin bölümlerinden kiler... Hala karanlık ama korkutucu değil...


Evin anahtarları da pek bir haşmetli. Kocamanlar. :)
🔑
O gün geçmişe birkaç saat takılı kalabildik. Şimdiki  zamanın koşuşturmacası ve gelecek zamana yetişebilme telaşı arasında, suyunun tadı muhteşem olan ve derin bir vadinin yamaçlarında bulunan çeşmeyi ziyaret ettik...

ISO DEĞERİ, NOİSE ve AZ IŞIKLI ORTAMLARDA FOTOĞRAF ÇEKİMİ

Ev ortamının karanlık olduğundan bahsetmiştim. Ancak sizin de fark ettiğiniz gibi iç mekan fotoğraflarının çoğu aydınlık çıkmış durumda. Fotoğraf çekerken makinenin flaşını neredeyse hiç açmam. Çünkü flaşla çekilen fotoğraflarda çiğ bir renk oluşur. Harici flaş alıp kullanabilirdim ancak ekipman olayı fazlalaştıkça taşıması sökmesi takması oldukça zorluyor insanı. 
Işığın az olduğu mekanlarda kurtarıcı olarak fotoğraf makinesinin ISO değerini yükselmek en kolay yol olarak görünüyor bana.  Makinenin içine daha fazla ışık girmesini sağlamak için objektifiniz elveriyorsa diyafram değerini 1,8 lere 2,0 lara düşüredebilirsiniz. Ancak net alanın daha fazla olmasını istiyorsanız ISO değerini yükseltmek en basit yollardan biri. 
ISO değeri ne kadar yüksekse fotoğrafınız o kadar çok aydınlık olur, fotoğraftaki titreme en aza iner ve tripod kullanmadan titrek olmayan net fotoğraflar çekebilirsiniz.
Karanlık ortamlarda ISO değerini yüksek tutmanın bir dezavantajı bulunuyor. Bu değeri yükselttiğinizde fotoğraf makinesinin sensörleri ısındığı için fotoğraflarda noktalar şeklinde bir kirlilik oluşuyor. Adına 'gren', 'noise', 'kumlanma' deniyor. Çekilen fotoğraflar çok önemli projelerde kullanılmayacaksa şahsen çok sorun etmiyorum bu durumu. Photoshop kısmende olsa temizleme imkanı sunuyor ayrıca. 
Yukarıdaki iç mekan çekimlerinde fotoğrafları net çekebilmemi sağlayan değer 250 ISO değeri oldu. Kullandığım Canon 60D fotoğraf makinesi istenirse 12800 ISO değerine kadar ulaşabiliyor. Ancak bu değeri kullanmak bana akıl dışı geliyor. Zira noise dediğimiz kirlilik, çekilen fotoğrafta göz zevkine hiç hitap etmiyor.